Bu yazı anneme ve babama ithaf edilmiştir...
Anne ve baba olmaya dair pek şey çok duyarız. Evlat sahibi olmanın ne zor, ne çok emek gerektirdiğine dair. Annemin buzdolabına astığı bir söz vardı. Bana göstermişti, bak her gün bunu okuyorum tekrar tekrar diye: “Onlar sizin çocuklarınız değil, kendi yollarını arayan hayatın çocuklarıdır.” Sizin neden uzakta olduğunuza dair bu söz diye. Kendini rahatlatıyormuş besbelli.
Ben liseden sonra, 18 yaşımda çıktım anne-baba evinden. Gitmemi hiç istemezlerdi İstanbul’a biliyorum ama benim için iyi olacağını bildikleri için hep desteklediler. İki tane evim oldu sonra, iki yatak, iki gardrop...Bölünmüş gibiydim. Elimde bir valiz Ankara yollarında...Kamil Koç muavinleri tanıdık simalar...
Geçen sene Fransa’ya gittim. Oralar süt liman olduğundan rahattılar. Şimdi Beyrut. Savaşlar görmüş Beyrut. Adını duyanın aklına savaş gelen Beyrut. Babam her şey ayarlandıktan sonra bile, gidecek misin diye soruyordu bana. Kabullenemedi besbelli, her an bombanın fitilinin ateşlenebileceği bir yere gitmeme, 2 ay kalmama...Anneler hep soğukkanlı sanki...
Dün buralar yine karışınca, sabah babamın endişeli sesi vardı telefonda.
-Ezgi, haberlerde gördüm sınırda karışıklık varmış, sen nerdesin? Belli etmese de korkmuş, ben hep küçüğüm onun için, hep korunması gereken...
Eve geldiğimde ev arkadaşım televizyon başında umarım olaylar büyümez diyordu.
Sonra bütün gün zihnimde, artık huzurlu bir yaşam sürmesi gereken anne ve babamı neden endişelendirdiğim vardı. Ben buraya neden geldim? Gerçekten bana bir şeyler katacak mı? Acaba onları diken üstünde oturtmaya hakkım var mı? Ya yeniden savaş çıkarsa, nasıl beklerler geri dönmemi? 9 mu doğururlar, 18 mi ben gelene kadar. İşte anne baba olmak her an çocuğunu düşünüp, onun için endişelenmekse evlat olmak da ayrı bir sorumluluk, kimi zaman kalp ağrısı... Kimse sanmasın ki sadece ebeveynler çocukları için endişelenir. Biz onlar endişeleneceği için endişeleniyoruz hatta ve hatta. Acaba sırf onlar rahat olsun diye gelmeseydim isterler miydi?
Keşke onlar rahat uyusalar, endişe etmeseler ve küçük kızlarının artık o kadar da küçük olmadığına inansalar...
Çok hoş bir yazı olmuş...
YanıtlaSilevladını koruyamacağın gücünün yetemeyeceği bir sürü şey olacak, o yüzden hayır deyişler, gitme deyişler. düşünüyorum da bir anne olarak ben de istemem, kıyamam, her uyandığım sabah deli deli başlarım güne ama bu ona müdahale hakkı vermez bana. çok karışık ezgicim bu durumlar, şimdiden ne söylesem boş. Ama tek diyebileceğim şu ki bir anne evladını düşündüğünün 10'da 1'i orana bile tekabül etmez evladın annesini düşünüp duyduğu endişe. İster can de ister emek, adı her ne ise darmadağan eder adamı bu bağ...
YanıtlaSil