Neyse biz Byblos'a geçelim. İlk Byblos seferinde oturduk içkilerimizi yudumladık ve etrafı şöyle bir gezdik. Gece hayatı oldukça eğlenceli. Barların masaları, tabureleri sokaklarda; arnavut kaldırımı, rengarenk masalı restoranlar, takıcılar...Yabancı gelmedi değil mi? İşte ben de aynen öyle hissettim.

Byblos haritasına bakıpta ay şu mesafa uzak gibi -taaaksiii demeyin bildiğiniz avuç içi kadar bir yer. Önce nasıl gidilir tabi ki. Efendim Beyrut'tan Byblos normal şartlar altında yarım saat kuzeyde ancak bildiğiniz otoyolda trafik olabiliyor. Akşam gittiğimizde 1.5 saate varmıştık arabayla, pek ilerlemedik zaten bekledik arabanın içinde festivalden dolayı olabilir. Neyse otobüsler Charles Helou istasyonundan kalkıyor 2000LL yani 2TL. Sıkı bir pazarlıkla taksiyle de gidebilirsiniz. Otobüs otoyolda indiriyor, nasıl şehire ineceğim buradan diye düşünmeyin deniz istikametinde yürürseniz 10 dakikaya şehrin içindesiniz. Byblos'ta görülmesi gerekenler, öncelikle UNESCO'nun tarihi mirasına girmiş Arkeolojik Site. Biz önce bir şehir turundan sonra oraya ulaştık. Her yere yürüyebilirsiniz zaten çok fazla araba görmüyorsunuz güzel yanı da bu Beyrut'tan sonra. Arkeolojik Site'nin girişinin ne kadar olduğunu hatırlayamadım maalesef ama normal bir meblağ idi sizi temin ederim. Hatta ben öğrenci kimliğimi gösterdim. Normalde uluslararası öğrenci kimliği olmazsa kabul edilmez yurtdışında ama Türkiye'den dediğimde ehlen ve sehlen(hoşgeldin) diyerek bana öğrenci bileti takdim etti. Bu yerleşim alanı dünyanın en eski yerleşim alanlarından biri olarak kabul ediliyor. 1860'da Ernest Renan tarafından keşfedilmiş.

Fotoğrafı araklamak durumunda kaldım benim pek sevgili kameram bulanık çekmiş bazılarını ne yazık ki.
Arkeolojik alanın ortasında, deniz manzaralı Osmanlı Evi. Benim Osmanlım nereye ev yapacağını bilir...
Bir de kale bulunuyor aynı alanda. İçinde bir de müzesi var. Cahilliğime verin ama bu arkeolofi müzelerindeki çanak çömlek sergilerini sevemiyor hatta turistlerin bunları saatlerce izlemesine anlam veremiyorum. Evet 3000 yıldır aynı tabak ve çatalları kullanıyoruz aslında bu mudur mesaj? Beni aydınlatacak bir arkeolog olsa çok sevinirim vallahi. Misal İstanbul Arkeoloji Müzelerini bir kere bile gezmemiş bir vatandaşımızın yurtdışında turistliğinden gelen bir itki ile tabak, çanak, testi seyretmesi bana pek samimi gelmiyor.
Byblos'un bir de şirin bir limanı var. Sessiz sakin ve etrafında lokantalar var. Bunlardan en ünlüsü de Chez Pepe. Tuzlu olduğu söylenir. Hürriyet gazetesinin gezi sayfasında, yalnızca kaymak tabaka için bir Beyrut yazısı yayınlanmıştı orada görmüştüm. O sebeple bütçeniz kısıtlı ise ufak yerleri tercih edebilirsiniz.
Bunların hepsini öğleden sonra yapıp bitirdiyseniz geriye kumsalda rahatlayacağınız zamanınız kaldı demektir. Arkeolojik alanı arkanıza alıp batıya doğru 10 dakika yürürseniz sahile çıkıyorsunuz. İlk olarak küçük bir restoranın önünde şezlonglu bir plaj var. Şezlonglar gün boyu kiralanabiliyor sadece 3000LL yani 3TL. Kumun üstünde otururum derseniz bedava. İlerledikçe bir sürü plaj işletmesi var.
bu kurban bayramında ben de beyruta gidiyorum, yazılarınızdan çok bilgilendim
YanıtlaSil