Daha klişe bir başlık bulamazdım bundan iyisi de olmazdı sanırım. Sevgili yol arkadaşım, artık oda arkadaşım Beyrut'ta Amerikan Üniversitesi'nde yaz okuluna devam eden Özlem ile haftasonunu Şam'da geçirdik. Özlem bana burada hem bir ana hem bir baba hem bir arkadaş her şey oldu. Neyse efendim biz Şam'a geçelim.
Beyrut'tan Şam TTS adında bir seyahat firmasının otobüsü ile gittik. Yanda görmüş olduğunuz camlar açık clima cool otobüsle gitmek isterdik ama kısmet değilmiş.
TTS Tayyoune Round Point'te bulunuyor. Biz rezervasyon yaptırmıştık ama gördük ki tek rezervasyon yaptıran bizmişiz. Çok gerekli değil yani. Ücret 10$, otobüs konforlu. Muavin yerine pasaport işlemlerini halleden pür makyaj bir teyzemiz vardı. Saat 8 sularında yola çıktık. Bizim pasaportumuzda 1 aylık vize vardı. (Aslında yeşil pasaportumuz var 3 aylık vermeleri gerekiyordu ama anlam verememiştik) Neyse pür teyze vizemiz 2 gün geçtiği için problem çıkabilir dedi ama biz hiç tırsmadık. Zira buralarda T.C. vatandaşı olmak baya kıymetli. Sınırda Almanlar, İngilizler takır takır paralar ödeyip saatlerce beklerken biz bir damgayla geçebiliyoruz. Lübnan'dan çıkarken, yabancı gişesine gidip pasaportlarımızı gösteriyoruz ve bize aaa siz diplomatik pasaport kısmına gideceksiniz diyorlar ve yanımıza bir asker tahsis edip bizi yolluyorlar. Bu sırada pür makyaj teyze ise karizmamız karşısında eziliyor. Sonuç olarak, sıcak muhabbet ve Özlem'e bir evlenme teklifi aldıktan sonra yolumuza devam ediyoruz. Sınırda döviz bürosu da var, orada paralarınızı değiştirebilirsiniz. Otobüs bizi Şam'a atıyor biz de kendimizi ilk bulduğumuz taksiye atıyoruz. Yaklaşık yarım saatlik yolculuktan sonra (trafik çok fenaydı) 200 Suriye Lirası (yaklaşık 6.5 lira) verip otelimizin bulunduğu mevkiide iniyoruz. Bir takım adres sormalar, geçtiğimiz izbe sokaklardan dolayı otel nasıl acabalardan sonra şirin mi şirin bir köşke varıyoruz. Kapıdan girer girmez resmen büyülendim. Güleryüzlü bir görevli bizi karşıladı ama sanki evimin salonuna girmiş gibi hissettim. Burası Lonely Planet Syria&Lebanon kitabında tavsiye edilen, backpacker'ların yani sırt çantalı gezginlerin (bir dönem Türkiye'de bitli turist denirmiş hippiler sebebiyle) favorisi imiş. Her milletten insan vardı desem abartmış olurum ama Koreli, Fransız, İspanyol, İngiliz vardı. Odalar 2, 3 kişilik sanırım bir kaç tane de tek kişilik odası var. Hiç bir odada banyo yok. En alt katta 3 tane duş var üstelik tertemiz ve kocamanlar. Her katta da saat başı temizlenen tuvaletler. Biz 3 kişilik odada bir Fransız hanımkızımızla kaldık, bolca muhabbet ettik. Kişi başı gecelik 15$ ödedik, kahvaltı dahil.Otelin adı Al-Haramein yanında da Al-Rabie otel var ikisi de aynı klasmanda eğer lükse düşkün bir poponuz yoksa çok memnun kalır bir sürü yeni insanla tanışırsınız. Çalışanlar da her konuda yardımcı oluyor. Sabah arka bahçelerinde mütevazi bir kahvaltı sunuyorlar. Biz çok memnun kaldık hatta gördüğünüz gibi öve öve bitiremiyoruz. Telefonla rezervasyon yapabilirsiniz. Bu arada 600 yıllık bir bina olduğunu da eklemeliyim. (Adres: Sharia bahsa, Souq saroujah, Central damascus Telefon:+963 11 231 9489)
Nereleri gezdik bir sonra ki postta...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder