Bir önceki yazıda şehir içi ulaşımından bahsetmemiştim. Öncelikle anlatmak istediğim Lübnan'daki araba sayısı, bazı kişilerin başına 3-4 araba düştüğü için ülkedeki araba sayısı nüfusa yakın. Başlarına araba düşesiceler! Garezim neden, hepsi cip yahut cipten de büyük bilmem kaç silindirli, çok fazla benzin harcayan arabalar kullanıyorlar. Hayır küresel ısınma, hava kirliliği...Şehre ilk geldiğimde burada tek araba sahibi olmayanın ben olduğumu düşünmüştüm o kadar çok araba var yani. Neyse efendim, otobüsler bildiğimiz otobüs formatında değil daha çok minibüs boyutlarında ve dökülüyorlar. 2 haftadır buradayım gördüğüm otobüs sayısı parmaklarımın sayısını geçmez. Bileti de 1 LL imiş ben daha binme şansına erişemedim. Bunun dışında hep bir Türk icadını olduğunu düşünüp gururlandığım taksi dolmuşlar (burada service deniyor) ile her yere gidebiliyoruz. Ancak sistem mi desem sistemsizlik mi, bu araçların belli bir destinasyonları yok. Yani Bostancı-Taksim gibi belli bir güzergahları bulunmuyor. Yolda bekleyen birine yanaşıyor ve nereye gitmek istediğinizi söylüyorsunuz. Eğer beğenirse bir kafa işaretiyle -geç lan arkaya, -atla gibisinden bir emare veriyor ve biniyorsunuz. Ücret 2 LL, eğer sizden önce biri binmişse önce onu bırakıp yola devam ediyor. Önceden biri binmişse onun gideceği yere ters değilse sizi alıyor yani. Bir de bildiğimiz taksiler var. Taksimetre olmadığı için pazarlık usülü ile fiyatta anlaşıyorsunuz. Ben bir keresinde sağlam pazarlık yapmıştım biner binmez Türkiye'den misin diye sordu. Yakın zamanda bir Kayserili turist grubu ile karşılaşmış olması muhtemel.
Benim gibi bir şehrin yürüyerek gezilmesi gerektiğini, ancak orayı öyle iyi tanıyıp keyfini çıkarabileciğinizi düşünüyorsanız biraz hayal kırıklığı olacak. Sokakta yürüyen insana rastlamak güç ve yaya olarak gezmek bir nebze tehlikeli. Neden tehlikeli çünkü çok az trafik ışığı var ve arabalar yayaları görmezden geliyor ve çok hızlı araç kullanıyorlar. Mesela bir dört yola çıkacak araba, hızını düşürmek yerine kornaya basıyor ki kimse yoluna çıkmasın. Sıkça tek yöne girip bir arabayla burun buruna geldikten sonra kavga çıkıyor. Motorsikletler ise kendilerini bisiklet sandıklarından mıdır sürekli trafik akışının ters yönünde gidiyorlar. Sağdan akan trafikte karşıya geçecekseniz muhakkak sola da bakmalısınz ki bir motorsiklet size doğru gelmesin. Yani bunlar İstanbul trafiğinde de olan şeyler ama burada daha da bir fazla.
Yine de her şeye rağmen tabanvay diyorum...
Ellerine sağlık :))
YanıtlaSil