Geçenlerde yediğimiz tipik Lübnan yemeğinin adı oluyor mloukhié au poulet...(Tansel'e sevgiler bak efendim diye başlamadım) Siz sevgili beni izleyenlerle (biliyorum varsınız artık kendimi şizofren hissetmiyorum kaynak:google analytics) paylaşma nedenim ise hem servis hem de sunuş olarak oldukça enteresan bir yemek olması. Öncelikle restorandan başlamak istiyorum. Le Chef, Gemmayze adlı naçizane publarıyla ünlü tarihi dokusunu kaybetmemiş semtte bulunuyor. Biz de kutsal kitabımız Lonely Planet'ın sözünü dinleyerek midemizin götürdüğü yere Le Chef'e gidiyoruz. Eğer gidecek olursanız velgaaaam diye bas bariton bağırarak müşteri çekeceğini zanneden garson bey amcadan korkmayın. Kendisi yoldan geçenlere kapıyı açıp velgaaam diye bağırarak korkutmakta hatta yemeğinizi bitirmediğiniz için sizi azarlayabilmekte. Vedat Milor gibi ambiyansa puan vermek isterdim ancak bir ambiyans yok hatta esnaf lokantasından bozma diyebiliriz. Tabi şekil değil lezzet diyoruz ve oturuyoruz. Menüye bakıp hiçbir şey anlamadığımız, garson bey amcadan da korktuğumuz için kasadaki şirin teyze imdadımıza yetişiyor ve tipik bir Lübnan yemeği ve olmazsa olmaz humus sipariş ediyoruz. Yemekten önce turp, yeşil soğan ve nane geliyor...
Ardından humus, pilav üstünde tavuk ve et parçaları...
Önce anlam veremiyoruz sonra bir tavada ıspanağımsı sulu pişmiş bir yemek ardından kıtır bir lavaş ve sarımsaklı sirkeli ancak çok keskin olmayan bir sos geliyor.
Biz hepsine alık alık bakarken korkulan garson nasıl yeneceğini anlatıyor ve başlıyoruz. Önce kıtır ince lavaşlar kırılıp pilavın üstüne konuyor ardından ıspanağımsı bitkiler konuluyor en son da sarımsaklı sos!
İlk başta tereddüt etmedim değil ama lezzetliydi. Ancak yarısını yiyebildim (formumu korumuyorum tabak büyüktü) ve velgaaam bey masaya gelerek tabağıma bakarak -noluoo yesene! gibisinden hareket yapınca tırsmadım değil. Ardından tatlıya geliyoruz ve meghli (ya da moughli, meghlé) geliyor. Ne yazık ki yiyemiyoruz zira üstüne gül suyu boca edilmişti. Ama sonra aynı tatlıdan ev arkadaşımın annesi yapmıştı onu denediğimde tamamen farklıydı. Anne eli deymiş gibisi yok tabi ki...
Bu arada yine yemeklere dokunmadan fotoğraf çekmeyi unuttum acemi blogger işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder